Oynayanlar
Pişekâr/Haymacı Günay Y. GÜNEY, Pinti Hamit M. Eren TOPÇAK,
Mükerrem Fatih ATEŞ, Elmas Nilgün TÜRKSEVER GÖRGÜ
Servet Murat LİMAN, Zekiye Ebru ERGÜÇ
Nazife Nihal TÜRKSEVER, Nadide Didem HUN LİMAN
Ramazan Altuğ GÖRGÜ, Lebibe Müge AÇIKDÜŞÜNENLER
Çalık Bülent UÇAR, Kamil Kazım GÜÇLÜ, Zaptiye Uğur SERENER
Işık Haluk Sayılır, Asaf Baran Bozkurt, Orhan Akkaya
Efekt Cem Dolmacı, Özcan Tütüncü, İbrahim Duman
Cimriliği ile tanınan Hamit Efendi her şeyden kar etme amacı taşıyan ve gelirini ailesinden gizli olarak yaptığı faizcilikle sağlayan bir kişidir. Kızı ve oğlu ile yaşayan Hamit Efendi evlenmeye karar verir. Ama evleneceği kızla aslında oğlu evlenme hayalleri kurmaktadır. Bu arada muhasebecisi de kızıyla evlenmek istemektedir. Çocuklar evlenme isteklerini babalarına söylemeye gittiklerinde her şey iyiden iyiye karışır. Üzerine Hamit Efendi’nin cimriliği de eklendiğinde olaylar içinden çıkılamaz bir hale gelir.
1870'da ülkemizin ilk mizah dergisi Diyojen'i yayınlamış olan Teodor Kasap, tiyatromuz için Batı taklidi oyunlar yerine, Ortaoyunu geleneği türünde oyunlar yazılmasını, böylece ulusal bir tiyatro yaratılmasını savunmuştur. Geleneksel tiyatromuzun kalıplarını kullanarak Moliere'in Cimri adlı oyunundan Pinti’yi uyarlamıştır. Oyun, parayı yaşamda tek amaç ve bütün insani değerlerden üstün gören, bu yüzden de çevresine yabancılaşan bir insanı konu almaktadır.
Oyunun başkarakteri olan Hamit Efendi’nin İstanbul tarihinin pintiliği ile meşhur isimleri arasında yer alan, gerçek bir isim olması da oyunu ilginç kılan başka bir özelliğidir. 1700′lü yıllarda yaşamış zengin biri olan Pinti Hamit, cimriliği ile şöhret olmuş bir kişidir. Öyle ki, cimrilik söz konusu olduğunda, hemen Pinti Hamit’in ismi hatırlanırmış. Şairler bile hicivlerinde Pinti Hamit’den örnekler verirlermiş. Süleyman Faik Efendi’nin yazdığı bir mecmuada, Pinti Hamit’le ilgi şu satırlar kayıtlı:
“Kemâl-i hısset-i denâet (alçak tabiatıyla) ile meşhur olan Pinti Hamid bir gün hasta olup, kendüye muâlece itmek (ilaç yapmak) içün bir tabib getürtmiş. Tabib geldikde, hastanun hastaluğını bildiğinden ‘peşin kendüye kırk guruş virilür ise tababet iderüm.’ deyu cevab virmek ile Pinti-i mezkûr ‘yarın gel sana cevab vireyüm.’ dimiş. Tabib gitdükde mahalle imamını çağırup sual ider ki: ‘ben vefat ider isem kaç guruş ile kaldurursun?’ İmam dahi ‘yirmi guruş ile kaldururum.’ dedikde Pinti Hamid, ‘bu suretde ölmek, tabibe baktırmakdan kârlı oluyor.’ diyerek tabibi tard eylediği menkuldür.”